Mutlu Bir Evlilik İçin
Flörtü savunan kesimlerin genel yaklaşımı, “ilerde mutlu bir
evlilik için karşı cinsi tanıma gereği, bu konuda bir kâç deneyim
yaşanmasının şart olduğu” iddiaları çevresinde
şekillenmektedir.
Gençler arasında “çıkma” da denilen flört, evlilik gibi manevi ve
sorumlu bir bağın kuruluşuna başlangıç için uygun mudur bir
düşünelim.
Her şeyden önce “çıkma”, genç kızların erkeklere biraz para
harcattığı, karşılığında da kendisini birazcık kullandırdığı bir
ilişki biçimidir. Peki karşı cinsi bu deneyimle tanımak ne kadar
sağlıklıdır?
Malumdur ki karşı cinsle ilişkiyi bu deneyimle tanıyan kişiler bir
ömür boyu evlilikten şikayet ederler. Çünkü bu tür ilişki sırf
eğlenceye, hoşça vakit geçirme anlayışına dayalıdır. Hayatın
sıkıntılarını birlikte omuzlamak, birbiri için fedakârlık yapmak,
bağlanmak, sadakat göstermek gibi değerler söz konusu değildir.
Oysa bunlarsız evlilik düşünülemez…
İşin doğrusu evliliklerin pek azı flörtle başlar. Birçok kişi
çıktığı kişiyle sadece eğlenmeyi hedeflemektedir, bu nedenle ona
eğlenceli bir rol takınır. Ama hayatın hep eğlenerek geçmeyeceğini
bildiği için, eğlenmek için seçilen partnerden farklı bir
“evlenilecek kişi” arayışına girer. Özellikle de erkekler…
Çünkü ne kadar modern olsa da genellikle erkeklerin kadın algısı,
şöyledir, kadınlar ikiye ayrılır, “birincisi, annem gibi,
güvenilir, sadık, vefalı, fedakar, birlikte ev kurulabilecek
kadınlar; ikincisi eğlenilecek kadınlar…”
Ergenlik dönemi henüz taşkınlıkların dizginlenemediği ve enerjinin
doğru yönlendirilemediği acemilik çağıdır. En önemlisi cinsler
arasındaki farklılık bu dönemde had safhada hissedilir.
Ergen olsun, yetişkin olsun kadınlar her türden ayrıntılara önem
verirlerken erkekler pek önem vermezler. Mesela duyguları,
duyguları simgeleyen jest ve hediyeleri, sözcükleri, vs.
Erkekler bu “enstürmanları” sadece istediklerini elde etmek, bir
ilişki sahibi olmayı başarmak için “kullanırlar.” Yoksa asla
kadınlar kadar değer vermezler.
Erkek çocukları ilişkilere macera gözüyle bakarlar. Daha dürtüsel
ve acelecidirler. Birçoğunun yaşadıkları kırgınlıklara fazla anlam
yüklemedikleri görülebilir. Çok kolay yeni bir maceraya
atlayabilirler, hatta bir maceranın içindeyken bir diğerini
kollayabilirler.
Bunun nedeni şudur; ergenlik dönemindeki erkek çocuğu için erkek
arkadaşları çoğu zaman kız arkadaşlarından daha merkezi bir öneme
sahiptir. Adeta kızlar onun için grupta bir partnere sahip olma
ihtiyacını karşılayan herhangi bir öğedir. Birlikte eğlenirken
damsız kalmamak için bir mecburiyet; bir masraf kapısı, bir kapris
kumkuması!
Erkek çocuklarının karşı cinse daha derin duygular beslemesi, uzun
vadeli planları olması için daha yıllara ihtiyaç vardır.
Oysa kızlar tam tersine son derece duyarlı, fazlasıyla alıngandır.
Her şeyden önce yaşadıkları maceraya değil, yaşadığı kişiye odaklı
düşünürler. Birlikte olduğu kişiyi yüceltme, birlikte bir gelecek
tasarlama eğilimleri vardır. Hem de daha bunun için çok erken
olduğunu bilmelerine rağmen.
Kızlar erkeklerin kendilerine yaptığı muamelelerin bilinçaltını
sezerler. Çıktığı kişinin kendisiyle henüz duygusal bir şekilde
ilgilenmediğini hisseder, bunun kendisinden kaynaklandığını sanarak
acı duyarlar. Bu nedenle bu yaşlardaki flörtler oldukça sancılı ve
birçok zaman umut kırıcıdır.
Özellikler ergenlik çağındaki acemilik hesaba katılırsa, çoğu zaman
ilk ilişkiler son derece hayal kırıklığı yaşatıcıdır. Genç kız çok
fazla mana yüklediği buluşmaya, çok fazla hazırlanarak gitmiştir,
ama umduğu iltifatları duyamadan hayal kırıklığı ile döner.
Hatta belki genç adam biraz güdülerine hakim olamadığı, biraz da
arkadaşlarına anlatacak bir macerası olsun diye aşırı hareketlerde
bulunur. Genç kız bu durumda kendisini kullanılmış hissederek acı
duyar ve hep doğru kişiyi bulmak ümidiyle yeni ilişkilere koşar.
Böylece aradığı prensi bulmak için bir sürü kurbağayı boşuna öpmüş
duygusuna kapılır…
Bu deneyimlerden geçen birçok kadın; hissettiği hayal kırıklığı
nedeniyle iş kolik, kariyer perest olacak kadar ilişkilerden kaçma
yolunu tutuyor. Kimisi annesine büsbütün bağlanıyor, tümüyle içine
kapanıyor ve tüm ilişkilere olumsuz bir bakış açısı
geliştiriyor.
Bazı kadınlar ise çıktığı kişide aradığı özellikleri bulamayınca
kaçmak ve değiştirmek onun için bir hayat biçimi oluyor ve hayatı
böylece geçiyor. Bir kaç evlilik yapsa da mutlu olamıyor. Bunların
örnekleri çoktur ve farklı hikayelerle örnekleri çoğaltmak
mümkündür.
Öyleyse flörtün, ya da daha geniş anlamda nikahsız ilişkinin yararı
ve zararı ne kadar ölçülmüştür?
Elbette şunu söylemek istemiyoruz; “kızlar erkeklerle kesin bir
şekilde görüştürülmesin; anne babanın seçtiği kişiyle
evlensin.”
Söylemek istediğimiz şu ki; flörtü evlilik öncesi tanışma ve
kaynaşma yöntemi olarak görüyorsak; bunu daha tutarlı bir usulle
yapmalı değil miyiz?
Nitekim günümüzde Hıristiyan inanç ve geleneklerine bağlı batılılar
da; “birlikte eğlenmek ve para harcamak” şeklindeki, kapitalist
flört yöntemini benimsemiyor. Bunun yerine evlenme çağı gelmiş,
kendini yetiştirmiş, karakterini oturtmuş yetişkinleri; fikir
klüpleri, dernekler, cemaat ve cemiyetlerde veya aile ortamlarında
münasip bir şekilde tanıştırma yoluna gidiyorlar. Hem böylesi,
tarafların birbirine yalan söylememesi, rol yapmaması için de çok
daha uygun.
Çünkü görülüyor ki, evlilik gelip geçici duygular üzerine inşa
edilemiyor, edilse de sağlam olmuyor. Ama fikir birliği, karakter
ve yetişme tarzı uyumu üzerine oturtulunca çok daha sağlam
oluyor.
evlilik mutlu bir evlilik herşeyden önce mutlu bir evlilik için bir şekilde kadınlar ilişkilere genç kız bir evlilik
İLLERE GÖRE ÜYELERİMİZ
© Copyright | CiddiArkadaslikSitesi.com